Kıl dönmesi tıbbi adıyla Pilonidal Sinüs latince adıyla kuş yuvası, derinin altında kılların toplandığı ve infekte olabildiği bir hastalık. Çoğunlukla kuyruk sokumundaki deri altında pit denilen çukurlar, sinüsler içinde kılların vakum etkisi ile vida benzeri deri altında toplanması ile oluşuyor.
Kıl dönmesi neden olur?
Kıl dönmesinin neden olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte çeşitli sebeplerden söz edilebilir. Baştan, sırttan dökülen saçların, kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasında, kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida gibi dönerek deri altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, labirentler açması, peşinden labirentlere giren bakterilerin de katkısı ile etrafı iltihaplandırması; cerahatlı veya kanlı, pis kokulu akıntılar ve apseler oluşturması.
Nedeni ne olursa olsun, kıllar deri altında toplandığında, biriktiğinde burayı tahriş edip ve iltihaba neden oluyor. Alevlenen deri hızla enfekte olmakta. Kıl Dönmesi yani tıbbi adıyla Pilonidal sinüs vücuttaki batık tüylerin deri altında büyümesiyle oluşuyor. Deri üzerine uygulanan basınç, sürtünme, hijyen eksikliği deri altında büyüyen kılların apse yapmasına neden olarak kıl dönmesini meydana getirmekte. Yani kıl dönmesinin temel kaynağı vücudumuzdaki tüylerdir.
Kıl dönmesi belirtileri nelerdir?
Kıl dönmesi infekte olduğunda ağrıya ve şişmeye neden oluyor, sonucunda da içi irin dolu bir apse meydana geliyor. Birkaç gün içinde ve oldukça hızlı bir şekilde büyümeye neden olan bu durum kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemekte, oturmakta ve yürümekte zorluklar yaşamasına neden olmakta.
Kıl dönmesinin genel belirtileri şunlardır:
Otururken veya hareket halindeyken oluşan ağrı
Deri dokusunda oluşan sivilce benzeri şişliğin büyümeye başlaması
Bölgede oluşan kaşıntı
Büyüyen şişliğin enfeksiyon etkisiyle zonklama ve ağrı yapması
Kötü kokulu, apse kaynaklı irin veya kan akıntısı
Deride birden fazla yara benzeri boşluk oluşumu ve içerisinden çıkan kıllar
Şişen dokunun zaman içinde kırmızı veya sarı rengi alması
En çok hangi bölgelerde görülür?
Kıl dönmesi en çok kuyruk sokumu bölgesinde gelişmekle birlikte,
Koltuk altı
Boyun
Kasık Bölgesi
Yüz
Bacaklar
Kıl batması ve kıl dönmesi birbirinden farklı kavramlardır. Kıl batması vücudun çeşitli bölgelerinde olabilirken, kıl dönmesi çoğunlukla (%95 oranında) kuyruk sokumu bölgesinde bulunur ve kılın deri altında uzadığını gösteren giriş delikleri oluşur. Bu nedenle kıl dönmesi; sivilce, akne, batık gibi durumlarla karıştırılmamalıdır.
En çok kimlerde görülmektedir?
Kıl dönmesi en çok 15-35 yaş arası bireylerde görülmekle birlikte nadir de olsa 40 yaşın üzerindeki insanlarda ve çocuklarda da görülebilmektedir. Erkeklerde kadınlara oranla daha çok rastlanılan bir durumdur. Ayrıca vücut kılları fazla olan insanlarda kıl dönmesi görülme riski fazladır. Buna rağmen kıllanması az olan bireylerde, özellikle kadınlarda neden oluştuğu konusunda spekülasyonlar devam etmekte.
Kıl dönmesi riskini arttırabilecek faktörler…
Oturur vaziyette çok fazla zaman harcamak ve sürekli oturmayı gerektiren meslekler (İkinci dünya savaşında arazi aracı/Cip kullanan askerlerde görülmesi nedeni ile Cip hastalığı da denilmiş)
Kişisel hijyeni kötü olan bireylerde
Düzenli banyo, duş yapmayan bireyler,
Aşırı kilo alımı, obezite
Deride daha önce oluşmuş yaralanmalar ve alınan darbeler
Cildin sık sık tahriş olması durumu
Vücudun kıllı bölgelerinin yeterince temizlenmemesi
Cilt tüylerinden arınma yöntemlerinin yanlış şekilde uygulanması (traş, ağda vb)
Kıl dönmesinin aile öyküsünde bulunması yani genetik faktörler.
Kıl dönmesi riskini azaltmak için nelere dikkat edilmelidir?
Kıl dönmesi riskini azaltmak için alabileceğiniz önlemlerden biri günlük olarak banyo/duş yapmaktır. Günlük olarak yapılan banyo ile vücudun belirli bölgelerine ve özellikle kuyruk sokumuna dökülen tüyler temizlenmiş olur. Ayrıca çok tüylü vücutlarda kişisel temizliğe daha fazla özen göstererek kıl dönmesi riskini azaltabilirsiniz. Lazer epilasyon ile hastalığın gelişmesi ya da tedavi sonrası tekrar etme olasılığı %20-40 oranında azaltıldığı görülmüş.
Nasıl tedavi edilir?
Tedavi sürecinde sürekli (kronik) akıntı, infekte pit/sinüs ağızları gibi belirtileriniz varsa operasyon önerilir. Bu sorunu gidermek için yapılan çeşitli işlemler bulunmaktadır. Cerrahımız her bir işlemin ayrıntılarını, olası risklerini sizinle paylaşacaktır.
Kıl dönmesi tedavisinde ameliyat…
Tedavi sürecinde sürekli (kronik) akıntı, infekte pit/sinüs ağızları gibi belirtileriniz varsa operasyon önerilir. Bu sorunu gidermek için yapılan çeşitli işlemler bulunmaktadır. Cerrahımız her bir işlemin ayrıntılarını, olası risklerini sizinle paylaşacaktır.
Kıl dönmesi tedavisinde ameliyat…
Kıl Dönmesinin kalıcı tedavisi cerrahi yolla sağlanmaktadır. Günümüzde hızla gelişen sağlık teknolojisi, cerrahi yöntemleri de kademeli olarak geliştirmiştir. Geçmişe oranla kıl dönmesi operasyonları çok daha kolay, hızlı ve işlevsel şekilde yapılmaktadır. Uygulanan en son yöntemler hakkında bilgiler hastaya aktarılarak, ekibimizce hastaya en uygun cerrahi tedavi yöntemi uygulanacaktır.
Son zamanlarda çeşitli flep yöntemleri tanımlanmakla birlikte en sık tercih edilen yöntemlerin başında Karydakis flep ve Limberg flep metodudur. Literatürdeki en geniş modifiye limberg hasta serisi ekibimize ait olup, sonuçları son derece yüz güldürücüdür. Kıl dönmesinin cerrahi olarak çıkarılmasında başlıca sorun çıkarılan alanın rekonstrüksiyonudur.
Ekibimiz tarafından pilonidal sinüs hastalığı olan hastalara eksizyon yapıldıktan sonra, açıklığın Limberg, Karydakis ya da V-Y tipi flaplerle kapatılması tarzında rekonstrüktif girişimler uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinin sonuçları oldukça yüz güldürücüdür. Öncelikle hastaların hastanede kalma süresi 1 gün olup, 5-6 gün sonra günlük aktivitelerini yapabilir hale gelmektedir. Bu hastalarda hastalığın tekrarlama olasılığı %0.1-2 civarındadır. Hasta memnuniyeti ise %90-95 oranındadır. Ekibimiz tarafından kuyruk sokumunda kıl dönmesi tespit edildiğinde hasta basit ve komplike hastalık olarak sınıflandırılıp, cerrahi yöntem buna göre uygulanmaktadır. Hastalar ekibimiz tarafından periyodik olarak kontrole çağrılıp, önceden hazırlanan formlara takipleri düzenli olarak işlenmektedir.
Pilonidal abse (kıl dönmesi absesi), poliklinik şartlarında sık karşılaştığımız hasta grubunu oluşturmaktadır. Bunlardaki tedavi prensibimiz ise, öncelikle absenin siyah uçlu bir injektörle aspire edilmesi, bu bölgenin tüy dökücü kremlerle aylık olarak kıllardan arındırılması, günlük olarak kuyruk sokumu bölgesinin antiseptik ya da antibakteriyel şampuanlarla yıkanması ve duş alınması şeklindedir. Bu şekilde tedavi edilen hastalarda, sinüs ağızlarından kronik bir akıntı olması durumunda hasta değerlendirilip cerrahi tedavi önerilmektedir.
Ekibimiz tıp literatüründeki rhomboid eksizyon + limberg flep cerrahi tedavisi uygulanması açısından en geniş vaka sayısına sahiptir.
Kıl dönmesinin tedavi sonrası tekrarlamasını önlemedeki öneriler…
Hekimin tavsiye ettiği şekilde, hastalar temizlik ve pansumanları düzenli olarak yapmalıdır.
Kuyruk sokumu bölgesi antiseptik ya da antibakteriyel şampuanlarla yıkanmalıdır.
Çok kıllı olanlar, 30 yaşına kadar kuyruk sokumu oluğunu, ayda bir kez kıl dökücü krem ile temizlemelidir.
Otuz yaşından sonra, kuyruk sokumu cildi nispeten daha az terler ve kurur, giderek sertleşip kalınlaşır ve delinme riski kalkar. İster ameliyatla ister ilaçla tedavi olsun tedavi sonrası hijyenik bakım tedavinin uzun süreli başarı şansını doğrudan etkiler.
Kıl dönmesi tıbbi adıyla pilodinal sinus ameliyatsız tedavi edilebilir mi?
Kıl dönmesi/pilonidal sinus hastalığının mümkün olan her vakada ameliyatsız tedavi edilmesine gayret etmek gerekir. Çünkü en önemli sorunlar ne yazık ki cerrahi tedaviye bağlı gelişebilmektedir/uygunsuz ameliyatlar, inatçı nüksler ve iyileşmeyen yaralarla basit bir hastalığı bir kabusa çevirebilmektedir. Çok yeni, küçük, orta hatta 1-2 sinusle karakterli vakalarda sadece lazer epilasyon ve lokal bakımla-banyolarla bir kısım vaka gerileyebilmekte. Biraz daha yaygın olduğunda kılların temizlenmesi, pit eksizyonu, sinüslerin lokal anesteziyle çıkarılması ya da kristalize fenol uygulaması düşünülebilir ki bunlar ayaktan, kısa, ağrısız işlemlerdir. İki konuya dikkat edilmesi doğru olur. Birincisi bu işlemlerin bu alanda deneyimli hekimler tarafından doğru uygulanması gerekir. İkincisi de tedavi sonrası ayda ya da iki ayda bir kıl dökücü kremlerle bu bölgenin epilasyonunun sağlanması ki mümkünse lazer epilasyon idealdir. Yine her gün duş alınması, tercihen zeytinyağlı doğal sabunlarla kuyruk sokumunun da sabunlanması, bol suyla iyice durulanması ve kurulanması gibi koruyucu ilkelere uyulması başarı açısından önemlidir. Özellikle kristalize fenol uygulaması, doğru yapıldığında, çok yüksek başarı elde edilebilen kısa, zararsız günübirlik, sosyal aktivitelere ve de günlük yaşama ara vermeden uygulanan bir yöntemdir.
Bir yanıt yazın